Dudaklarında Ateş Var Şişli Travestileriyle Tanışın

İstanbul’un kalbi Şişli, geceleri sadece ışıklarla değil, tutkuyla da parlıyor. Her köşesinde ayrı bir hikâye, her sokakta bambaşka bir enerji… Ama Şişli’yi asıl özel kılan şeylerden biri, özgüveniyle büyüleyen, duruşuyla hayran bırakan travesti bireylerin varlığı.

Onlarla tanıştığınızda ilk fark ettiğiniz şey, sadece fiziksel güzellikleri olmuyor. Gözlerinde bir hikâye, dudaklarında ise yakıcı bir tutku var. Sıradanlığı çoktan geride bırakmışlar. Kendilerini saklamıyor, hayatlarını cesurca yaşıyorlar. Her adımlarıyla sınırları zorluyor, her gülüşleriyle birilerinin kalbinde yer ediniyorlar.

Gecenin Derinliğinde Sıcak Bir Bakış

Şişli’nin ara sokaklarında yürürken göz göze geldiğiniz bir travestinin bakışı, belki de içinizde uzun zamandır unuttuğunuz bir duyguyu canlandırabilir. Çünkü onlar sadece güzellikleriyle değil, samimiyetleriyle de etkileyiciler. Seni dinlerken, gözlerinin içine bakarken, dünyada sadece sen varmışsın gibi hissettirebilirler.

Dokunuş Değil, Hissedilen Bir Ateş

Her insanın hayatında en az bir kez böyle bir tanışmaya ihtiyacı var aslında. Normların dışına çıkmak, ön yargılardan sıyrılmak ve sadece hissettiklerine kulak vermek… Şişli’deki travesti bireyler, tam da bu noktada hayatın sana ne kadar sürprizli ve renkli olduğunu hatırlatıyor.

Cesaretinle Tanış, Arzunla Buluş

Onlarla tanışmak, bir anlamda kendi cesaretinle tanışmak demek. Çünkü çoğu zaman kendimizi bastırdığımız, görmezden geldiğimiz duygularla yüzleşmekten korkarız. Oysa Şişli gecelerinde, o kırmızı ruja, o dumanlı bakışa baktığında anlıyorsun: Hayat sadece siyah-beyaz değil. Arada öyle tutkulu kırmızılar var ki, insanın içinde yıllardır susan yerleri bile konuşturuyor.

Dudaklarında ateş olan bu kadınlar, hayatın kıyısında yaşamıyor; tam ortasında, ışığın en güçlü yerinde dans ediyorlar. Ve eğer sen de onları gerçekten tanımaya cesaret edersen, belki de kendi hikâyeni yeniden yazmaya başlarsın.

İstanbul’un kalbinde, ışıkları sönmeyen bir sahne var: Şişli geceleri. Ve bu sahnede kendine özgü tarzı, cesur duruşu ve yakıcı cazibesiyle yer alan biriyle, Luna ile tanışıyoruz. Kendine güvenen yürüyüşü, kırmızı rujunun altındaki samimi gülüşü ve gözlerinin derinliğindeki yaşanmışlık… Onu tanımadan Şişli’yi anlamak mümkün değil.

Ayşegül T.:
Luna, seni burada tanıyan çok, ama seni gerçekten tanıyan az. Öncelikle seni biraz tanıyalım mı?

Luna:
Ben kendimi “şehirli bir kadın” olarak tanımlıyorum. Kimliğimle barışığım, sahte hiçbir şeyim yok. Travesti kimliğimi utanmadan, saklamadan yaşıyorum. Şişli’de nefes almak, burada var olmak bana güç veriyor. İnsanlar sanıyor ki biz sadece görünüşüz; oysa biz aynı zamanda duygu, hikâye ve cesaretiz.

Ayşegül T.:
Şişli senin için ne ifade ediyor?

Luna:
Şişli benim için bir sahne. Her akşam ışıklar yanıyor ve ben yeniden doğuyorum. Burası hem görünür olduğum, hem de görünmeyen yanlarımı saklamadığım tek yer. Burada “benim gibi” çok kadın var. Kimi aşk arıyor, kimi sadece bir sıcaklık… Ama hepsinin ortak noktası: hayatta kalma mücadelesi.

Ayşegül T.:
İnsanların sizlere bakışını nasıl yorumluyorsun?

Luna:
İki yüzlü bir merak var. Bizi izliyorlar, bazen arzuluyorlar ama bunu itiraf etmiyorlar. Geceleri cesurlar geliyor, gündüzleri görmezden geliyorlar. Ama ben alıştım. Her bakış bana “gücünü unutma” diyor.

Ayşegül T.:
“Dudaklarında ateş var” dedik bu röportajda. Neden sence?

Luna:
Çünkü ben yakmadan sevmem. Benim dokunuşum sadece fiziksel değil. Bir kelimemle birinin ruhuna dokunabilirim. Dudaklarımda ateş var çünkü çok şey sustum. Ve artık konuşuyorum, anlatıyorum, öpüyorum, seviyorum… Cesurca.

Ayşegül T.:
Sence bir insan neden bir travestiyle tanışmak ister?

Luna:
Gerçek olmak isteyen biri tanışır. Bizimle vakit geçiren insanlar, kendilerinin bastırılmış yanlarıyla yüzleşiyor. Korkmadan konuşabiliyorlar. Çünkü biz zaten yargılandık, dışlandık, ötekileştirildik… Ama hâlâ seviyoruz. İşte bu yüzden bizle tanışan biri, “gerçek sevgiye” daha yaklaşıyor.

Ayşegül T.:
Son olarak… Şişli’de seni görecek birine ne söylemek istersin?

Luna:
Cesur ol. Gözümün içine bak. Bir tebessüm bile başlasın, kim bilir belki hikâyemiz olur. Ama sakın kendini kandırma. Çünkü benim dudaklarımda gerçekten ateş var… Ve yakarım.

Şişli’nin gecelerinde, dudaklarında ateş taşıyan bir kadının gülüşü kadar samimi bir şey varsa, o da onun hikâyesini dinlemeye cesaret eden birinin kalbidir.

Yorum gönder